Bölgesel Gelişmeler Altın Piyasasını Nasıl Etkiliyor? Uzmanın Görüşleri!
Son günlerde ABD ve İran arasındaki görece sakinlik, jeopolitik gerilimin sürekliliği ve geçiciliği üzerine yeni tartışmalara yol açtı. Demaş A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Cumhur Kitiş, bölgedeki gelişmelerin altın fiyatları üzerindeki olası etkilerini değerlendirerek önemli uyarılarda bulundu.

Demaş A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Cumhur Kitiş, İran'ın askeri gücünün ne denli geri çekilip çekilmediği ya da başka bir stratejiyle konumlandığı konusunun henüz belirsiz olduğunu belirtti. ABD'nin görünmeyen varlığı ile Pentagon'dan gelen ‘kalıcı caydırıcılık' işaretlerinin, ayrıca eski Başkan Trump'ın tutarsız ve kararsız açıklamalarının kafalarda soru işaretleri oluşturduğunu ifade eden Kitiş, bu durumların hem siyasi hem de ekonomik açıdan titizlikle değerlendirilmesi gerektiğini dile getirdi.
Kitiş, yaşanan bu gelişmelerin altın fiyatlarına etkisini yorumlarken, bölgedeki gerginliğin geçici olarak azalmış olmasına rağmen jeopolitik risklerin belirgin bir şekilde ortadan kalkmadığını, sadece ‘askıya alındığını' savundu. Bu süreçte ons altının gerçek bir düşüş trendi içerisine girmediğini, aksine önemli bir yükseliş için zemin hazırladığını vurgulayan Kitiş, Orta Doğu'daki çatışmaların kontrolsüz bir savaşa dönüşümünü engelleyen ana faktörlerden birinin Türkiye olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hem bölge ülkeleri hem de küresel güçlerle gerçekleştirdiği yoğun diplomasi trafiğinin, Türkiye'yi yalnızca bir denge unsuru değil, bir karar verme merkezi haline getirdiğini ifade eden Kitiş, Erdoğan'ın Gazze krizinden Ukrayna çatışmasına, NATO dengelerine kadar birçok kritik konuda sergilediği kararlı ve bağımsız tutumun, hem bölgesel hem de Batılı merkezlerde dikkate alındığını bildirdi.
"Merkez bankalarının altın alımı son 50 yılın zirvesine erişti"
Kitiş, "Ülkemizin bu coğrafyadaki rolü sadece bir gözlemci olmanın ötesinde, aktif bir güç olarak konumlanmasının, siyasi risklerin ekonomik sonuçlarının yönetimi açısından son derece önemli olduğunu belirtmek isterim. Bu durum, altının yalnızca bir yatırım aracı değil, aynı zamanda bir milli güvenlik rezervi olduğunu gösteriyor. Gerçek risk henüz fiyatlandırılmadı. Görünürde bir sakinlik olsa da askeri gerginlikler ve enerji hatlarındaki kırılganlık devam ediyor. Bu durum, altın için hala güçlü bir yukarı yönlü potansiyeli sürdürüyor. Altının bir süre daha 3 bin 200 / 3 bin 400 dolar bandında yavaşlayarak hareket etmesini bekliyoruz; ardından tekrar yukarı yönde bir hareketin başlayabileceğini tahmin ediyoruz. IMF verilerine göre, merkez bankalarının altın alımlarının son 50 yılın en yüksek seviyesine ulaştığını belirtmem önemli. Bu durum büyük oyuncuların ‘fiyattan önce altın edinme’ stratejisine geçtiklerini gösteriyor. Bu trend, bireysel yatırımcılar için de dikkate değer bir sinyal" dedi.
"Bölgesel dengeler netleşmeden pozisyon alan avantajlı olacaktır"
Türkiye'de de altına olan ilginin arttığını ve hem bireysel yatırımcıların hem de kamu otoritelerinin altına yöneldiğini ifade eden Kitiş, "Yastık altı altınların yeniden gün yüzüne çıkması, fiziki altına duyulan güvenin sürdüğünü gösteriyor. Bu süreç, Türkiye'nin bölgesel istikrar sağlarken ekonomik konumunu güçlendirdiğini de ortaya koyuyor. Altın fiyatını tartışmanın yanı sıra artık altının varlığını, erişilebilirliğini ve fiziksel kontrolünü de ele almalıyız. Bu dönem sadece fiyat fırsatları değil, stratejik anlamda altın sahipliği açısından da kritik bir dönem olacak. Bölgesel dengeler netleşmeden önce pozisyon alma fırsatını yakalayanlar kazançlı çıkabilir" şeklinde konuştu.